9 Kasım 2011 Çarşamba

Dostoyevski; Tatsız Bir Olay

Aşağıda yazılanlar, Dostoyevski'nin Tatsız Bir Olay adlı uzun hikaye kitabıdan alınmıştır.

****

....

"Güzel, ama acaba bizi bu kadar azarlamanızın sebebi ne ? Ayıp değil ya, doğrusu anlattığınız şeyleri bir türlü kavrayamadım. 'Başkalarına karşı iyi olmak'tan kastınız insanseverlik midir yani?'"
"Evet, aşağı yukarı öyle, insanseverlik. Ben de..."
"Ama izin verin lütfen! Benim anladığıma göre bu iş bununla bitmez ki... İnsanseverlik, her zaman olmalıdır. Devrim hareketi sadece bir insanseverlik içinde toplanamaz. Köy davaları, idare, tekelcilik, ahlak vs. vs. gibi sonsuz konular var. İşte bunların topu birden söz konusu olunca çeşitli duraksama sebepleri de ortaya çıkıyor. Bizi asıl şüpheye düşüren bu noktalardır; yoksa sadece insanseverlik sorunu değil."
Semyon İvanoviç de,
"Gerçekten öyle. Derin bir konu." diye Stepan Nikiforoviç'in sözlerini destekledi.
"Bu konuda size hak veriyorum, izninizle şunu da ekleyeyim: Bütün bu sorunların kavranması yönünden sizlerden daha geri olmayı asla kabul etmem."
Sert ve dalgacıydı İvan İlyiç'in sesi.
"Öte yandan Stepan Nikiforoviç, size beni hiç anlayamadığınızı söylemek cesaretini göstereceğim."
"Doğrusu anlayamadım."
"Evet, ben, başkalarına karşı her zaman iyi olmak gerektiğine inanıyor, bu düşüncemi kendi yaşayışıma da uyguluyorum. Yani emrimiz altındakilere karşı, memurdan yazıcısına, yazıcıdan uşağa, uşaktan köylüye kadar, herkese iyi davranmalıyız. Demek istiyorum ki, ancak hümanizme inancın aramızda kökleşmesiyle ilerdeki yenilenmeye güvenilir bir temel sağlanmış olacaktır. Bu neden böyledir ? Bakınız, neden. Şöyle bir mantık yürütelim: Ben iyi bir adamsam, sevilirim tabii... Sevildiğim için bana güvenirler. Güvenmeleri de bana inanmaları demektir. İnanıyorlarsa, demek beni seviyorlar... Şey, hayır, yani demek istiyorum ki, inandıkları için yeniliklere de inanacaklardır; işin gerçeğine varabilecekler, arada tam bir kaynaşma olabilecek, böylelikle her şey kolaylıkla, kökünden çözülecektir. Niye gülüyorsunuz, Semyon Ivanoviç? Anlaşılmıyor mu ne demek istediğim?"
Stepan Nikiforoviç sadece kaşlarını kaldırdı. Hayret içindeydi. Semyon İvanoviç iğneleyen bir sesle,
"Galiba biraz fazla kaçırdım; bu yüzden anlayışım kıtlaştı." dedi. "Zihnimde bir çeşit tutukluk var."
İvan İlyiç ürperir gibi oldu. Bir an düşünceye dalan Stepan Nikiforoviç birdenbire,
"Yapamayız biz bunu." diye doğruldu.
Stepan Nikiforoviç'in bu kısa, ani düşüncesini şaşkınlıkla karşılayan İvan İlyiç, "Niye yapamıyormuşuz" diye sordu.
Konuyu daha sürdürmeyi istemeyen Stepan Nikiforoviç,
"Yapamayız işte..." demekle yetindi.
İvan İlyiç, biraz alayla,
"Yeni şarabın konulacağı tulumun da yeni olması gerektiğine inanıyorsunuz galiba? Ama yok, yok efendim. Ben bu konuda kendimden eminim." dedi.


****
Tatsız Bir Olay, Dostoyevski (s. 13-15)
Can Yayınları 2005
Rusça aslından çeviren: Nihal Yalaza Taluy

1 yorum:

  1. Kitabı okudum, hoş, ilginç bir öykü bu.

    İvan İlyiç'in asıl derdinin sevmek ya da humanizma olduğunu sanmıyorum, kitabın geri kalanınında da bunun vurgusu zaten yapılıyor ama bu konuşmada bile "İnanıyorlarsa demek beni seviyorlar... Hayır..." şeklinde bir bölüm var; onun derdi daha çok sevilmek, sadece sevilmek, ve insanlara ne kadar iyi bir insan olduğunu göstermek gibi. Tabi sevilmek için sevmek, özellikle bunu kendinden aşağı tabakada insanlara yapmak onlara sanki hak etmedikleri bir şeref bahşetmek gibi (ki bu hikayede de geçer), ve onlar bu yüzden sana minnettar olurlar, sana güvenirler, sana inanırlar vs. vs... Fakat böyle bir davranış yüzünden sana güvenirler mi yoksa senden daha da mı fazla nefret ederler bilemiyorum, hem böylesi bir sevgi sevgi midir ki?

    Ben Stepan Nikiforoviç'e insanlar bu şekilde düşündüğü, sevilmek için sevdikleri sürece, katılıyorum, yapamayız işte,yeni şarabın konulacağı tulum da yeni olmalı... Hem doğru hatırlıyorsam öykünün sonunda İvan İlyiç de "Yapamadım" diyordu.

    Bu noktada iki soru:

    1. Toplumsal çapta bir humanizma mümkün olabilir mi? Sonuçta yazıda bahsedildiği gibi bir dolu diğer mesele de söz konusu...

    2. Mümkün olsa ble humanizma gerçekten İvan İlyiç'in tarzında bizleri yeniliklere götürür mü? Yoksa birden fazla lideri sever de çatışmalar içinde çatışamadan kalır mıyız? Ya da...

    YanıtlaSil